Küresel piyasalarda gözler yoğun veri gündemine çevrildi
16 mins read

Küresel piyasalarda gözler yoğun veri gündemine çevrildi

Küresel piyasalarda, geçen hafta ABD başta olmak üzere dünya genelinde açıklanan enflasyon verilerinin beklenenden daha fazla yavaşlamasının ardından risk iştahının artmasıyla pozitif seyir izlenirken, gelecek hafta yurt dışında yoğun veri gündemi, yurt içinde ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz kararı yatırımcıların odağında olacak.

Bir yılı aşkın süredir küresel çapta devam eden “şahin” para politikaları, enflasyon endişesinin günden güne azalmasına yardımcı olurken, ekonomilerdeki yavaşlama sinyallerinin resesyon ihtimaline dönüşüp dönüşmeyeceği ise yakından takip ediliyor.

Geçen hafta ABD’de açıklanan veriler, iş gücü piyasasında yumuşamanın sürdüğüne işaret ederken, ülke enflasyonunun da beklentilerin altında kalması pay piyasalarında risk iştahını artıran ana etkenler olarak öne çıktı.

ABD’de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), ekimde aylık bazda değişim göstermezken, yıllık bazda yüzde 3,2 artış kaydetti. Beklenti ise aylık yüzde 0,1 ve yıllık yüzde 3,3 artması yönündeydi. Ülkede yıllık enflasyon geçen ay yüzde 3,7 seviyesindeydi.

Analistler, para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed’in aralık toplantısında faizi sabit bırakacağına kesin gözüyle bakıldığını belirterek, bankanın yüzde 85 ihtimalle haziran ayında faiz indirimlerine başlayacağının tahmin edildiğini bildirdi.

Fed yetkililerinin enflasyonla mücadelede zafer ilan etmek için henüz erken olduğuna ilişkin sözle yönlendirmelerinin piyasalarda risk iştahını nispeten törpülediğini aktaran analistler, yetkililerin resesyon beklemediklerini de dile getirdiklerini belirtti.

Fed Yönetim Kurulu Üyesi Lisa Cook, sıkılaşan finansal koşulların bazı sektörlerde baskı yaratabileceğine işaret ederek, ekonomide yumuşak inişin mümkün olduğuna inandığını ancak bunun garanti olmadığını söyledi.

Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester, para politikasına yönelik konunun faiz oranını düşürmek olmadığını, meselenin kısıtlayıcı bir duruşta ne kadar süre kalınacağı ile ilgili olduğunu ifade ederek, ABD ekonomisi için resesyon tahmin etmediğini vurguladı.

Öte yandan, geçen hafta Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, ABD’de bölgesel bankaların finansman ve büyüme zorluklarının 2024’te de devam edeceğini bildirdi.

Bir başka Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu olan Moody’s de ABD’nin “Aaa” olan kredi notunu teyit ederken durağan olan not görünümünü “negatif” olarak revize etmişti.

Geçen hafta Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), “Küresel Borç Monitörü” raporunu yayımladı. Rapora göre, küresel borç tutarı bu yılın üçüncü çeyreğinde 307,4 trilyon dolar olarak hesaplandı.

Söz konusu gelişmelerin ardından küresel çapta dolara olan talebin azalmasıyla haftayı yüzde 1,9 azalışla 103,8 seviyesinden tamamlayan dolar endeksi, temmuzdan bu yana en güçlü haftalık düşüşünü yaşadı.

Haftalık bazda altının ons fiyatı yüzde 2,2 artışla 1.981 dolardan haftayı kapatırken, ABD 10 yıllık tahvil faizi 17 baz puan gerileyerek yüzde 4,44 seviyesine indi.

76,7 doları test ederek yaklaşık son 4 ayın en düşük seviyesine inen Brent petrolün varil fiyatı, haftayı yüzde 1,2 azalışla 80,5 dolardan tamamlarken, düşüş eğilimini üst üste dördüncü haftaya taşıdı. Analistler, talep konusundaki endişelerle birlikte, güçlü kalan arz ve artan rezervlerin söz konusu fiyatlamada etkili olduğunu bildirdi.

New York borsaları yaklaşık son 3 ayın en yüksek seviyesine çıktı

ABD’de yoğun şirket bilançoları ve makroekonomik verilerin takip edildiği haftada New York borsaları pozitif bir seyir izleyerek yükseliş eğilimini üst üste üçüncü haftaya taşıdı. Böylece New York pay piyasaları yaklaşık son üç ayın en yüksek seviyesine de çıkmış oldu. Gelecek hafta için ise yoğun veri gündemi yatırımcıların odağına yerleşti.

Analistler, bilanço döneminden kaynaklı sektör ve hisse bazlı oynaklıkların arttığını belirterek, ülkede açıklanan enflasyonun tahminlerin altında kalmasının ardından Fed’in “şahin” adımlarının sonuna gelmiş olabileceği beklentisinin pay piyasalarında risk iştahını desteklediğini kaydetti.

Ülkede geçen hafta açıklanan verilere göre, değişken enerji ve gıda fiyatlarını içermeyen çekirdek TÜFE de ekimde aylık yüzde 0,2 yükseldi. Bu dönemde yıllık yüzde 4 olan çekirdek enflasyon, 2 yılın en düşük seviyesini kaydetti.

Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) de ekimde aylık yüzde 0,5 ile Nisan 2020’den bu yana en büyük düşüşünü kaydederken, yıllık yüzde 1,3 artışla beklentilerin altında gerçekleşti.

Ülkede 30 yıl vadeli konut kredisi için ortalama faiz oranı yüzde 7,61 ile eylül sonundan bu yana en düşük seviyesinde kalmayı sürdürürken, mortgage başvuruları yüzde 2,8 artış kaydetti.

ABD Merkez Bankası New York Şubesi’nin açıkladığı imalat endeksi, kasımda 9,1’e çıkarak piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti.

Ülkede ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı, geçen hafta 231 bin ile 3 ayın en yüksek seviyesine çıkarak piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşirken, süregelen işsizlik maaşı başvuru sayısı da 1 milyon 865 bin ile iki yılın zirvesine ulaştı.

Ayrıca, ABD federal hükümetinin bütçe açığı 2024 mali yılının ilk ayı olan ekimde, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 24 azalışla 66,6 milyar dolar oldu.

Dün, Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamaya göre ABD Başkanı Joe Biden, daha önce Temsilciler Meclisi ve Senatodan geçen, federal hükümetin kapanmasını önleyecek geçici bütçe tasarısını imzaladı.

Söz konusu gelişmelerle geçen hafta, New York borsasında Nasdaq endeksi yüzde 2,37, S&P 500 endeksi yüzde 2,24 ve Dow Jones endeksi yüzde 1,94 artışla haftayı tamamladı.

20 Kasım ile başlayan haftanın veri takviminde, pazartesi günü CB öncü göstergeler endeksi, salı günü Chicago ulusal aktivite endeksi, ikinci el konut satışı, Fed toplantı tutanakları, çarşamba günü dayanıklı mal siparişleri, tüketici güven endeksi, haftalık işsizlik maaşı başvuruları, cuma günü imalat sanayi ve hizmet sektörü Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) verileri takip edilecek.

Perşembe günü ise ABD’de piyasalar tatil nedeniyle kapalı olacak.

Avrupa borsalarında da pozitif seyir hakim oldu

Enflasyon ve resesyon ikilemi denildiğinde ilk akla gelen bölge olan Avrupa’da geçen hafta açıklanan veriler karışık sinyaller verse de ABD’deki pozitif seyrin etkisiyle bölge pay piyasaları pozitif bir seyir izledi.

Geçen hafta, Avrupa Sistemik Risk Kurulunun (ESRB) Frankfurt’ta düzenlenen toplantısında konuşan Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’da şimdiye kadar tüm sistemik risklerin aynı anda gerçekleşmesini içeren en kötü senaryonun gerçekleşmesinden korunulduğunu dile getirdi.

ABD’nin ardından İngiltere’de de ekim ayı TÜFE yıllık bazda yüzde 4,6 artışla beklentilerin altında kalırken, bu durum İngiltere Merkez Bankasının (BoE) faiz artış döngüsünde sona gelmiş olduğuna ilişkin beklentileri kuvvetlendirdi.

Avro Bölgesi’nde sanayi üretiminin de eylülde bir önceki aya göre yüzde 1,1 azalışla beklentilerin altında kalması, bölge genelinde resesyon endişelerinin tekrar gündeme gelmesine neden oldu.

Yüksek faizlerin etkilerinin hissedilmeye başlanmasıyla ekonomik büyümeye ilişkin görünüm zayıflarken, Avrupa Birliği Komisyonu açıkladığı raporunda, Avro Bölgesi’nde bu yılki ekonomik büyüme beklentisini yüksek enflasyon, para politikasının sıkılaşması ve talepteki daralma nedeniyle yüzde 0,6’ya indirmişti.

Haftanın son işlem gününde açıklanan verilere göre ise Avro Bölgesi’nde TÜFE ekimde aylık yüzde 0,1 ve yıllık yüzde 2,9 artışla beklentiler doğrultusunda açıklandı.

Ayrıca, ABD enflasyonunun beklentilerden daha fazla yavaşlamasının ardından avro/dolar paritesi haftalık bazda yüzde 2,1 artışla 1,0910 seviyesinden haftayı tamamlarken, yaklaşık son 3 ayın en güçlü performansını gösterdi.

Öte yandan, Alman hükümeti, Siemens Energy’nin sipariş defterini korumak için şirkete 7,5 milyar avro garanti sağlayacağını bildirdi.

Söz konusu gelişmelerle geçen hafta Almanya’da DAX endeksi de yüzde 4,49, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 2,68, İtalya’da MIB 30 endeksi yüzde 3,49 ve İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 1,95 değer kazandı.

Gelecek hafta pazartesi günü Almanya’da ÜFE, çarşamba günü Avro Bölgesi’nde Tüketici Güven Endeksi, perşembe günü bölge genelinde imalat sanayi ve hizmet sektörü PMI, cuma günü Almanya’da büyüme verilerinin yanı sıra Lagarde’ın konuşması takip edilecek.

Küresel pay piyasalarındaki pozitif seyir Asya’ya da taşındı

ABD enflasyonunun beklenenden daha çok yavaşlamasının ardından, küresel pay piyasalarında artan risk iştahı Asya pay piyasalarına da taşındı.

Geçen hafta, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği zirvesinde ABD Başkanı Joe Biden ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in yaklaşık bir yıl aradan sonra tekrar yüz yüze yaptığı görüşme yatırımcıların odağında bulunurken, görüşme sonrası bölge pay piyasalarında oynaklığın artması dikkat çekti.

Biden, görüşme sonrasında basın toplantısında bir muhabirin, “Bugünden sonra Şi’yi, bu yılın başlarında söylediğiniz gibi hala diktatör olarak görüyor musunuz?” sorusuna yanıt olarak, “Evet, öyle. Bakın o, tamamen bizimkinden farklı bir yönetime dayanan, komünist ülkeyi yöneten adam olması anlamında diktatör.” ifadelerini kullandı.

Çin tarafından ise “diktatör” ifadesine tepki geldi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, Pekin’de düzenlenen günlük basın toplantısında, “Burada dikkati çekilmesi gereken şu ki Çin-ABD ilişkilerinin altını oymaya çalışan kötü niyetli kişiler daima olacaktır ama bunu başaramayacaklar.” dedi.

Söz konusu gelişmenin ardından Asya piyasalarında risk iştahının törpülendiği görülürken, Çinli e-ticaret devi Alibaba Grup Holding’in, ABD çip ihracatı kısıtlamaları nedeniyle bulut grubunun tam bölünmesine yönelik planını iptal ettiğini duyurmasının ardından şirketin hisse fiyatındaki sert düşüş de özellikle Çin ve Hong Kong pay piyasaları üzerinde baskı oluşturan başka bir etken oldu.

Çin’de geçen hafta konut fiyatlarının 2015’ten bu yana en sert düşüşünü kaydetmesinin, ülke ekonomisine dair olumsuzlukların sürdüğüne işaret etmesi Çin borsalarında yükselişi sınırlayan başka bir neden olarak görülüyor.

Ayrıca, geçen hafta Çin Merkez Bankası (PBoC), bir yıllık borç verme faizini yüzde 2,50’de sabit bıraksa da bankacılık sistemine yaklaşık 200 milyar dolar daha likidite sağlayarak sistemdeki net arzı Aralık 2016’dan bu yana en yüksek seviyeye çıkardı.

Öte yandan, Warren Buffett’ın Japonya’nın pay piyasalarına daha fazla yatırım yapabileceği yönündeki spekülasyonların artması Nikkei endeksini yukarı yönlü destekledi.

Geçen hafta bölgede açıklanan verilere göre, Çin’de sanayi üretimi ekimde yıllık yüzde 4,6 ve perakende satışlar yıllık yüzde 7,6 artışla öngörüleri aştı.

Japonya ekonomisi ise aylık yüzde 0,5 ve yıllık yüzde 2,1 küçülürken, ülkede sanayi üretimi aylık bazda yüzde 0,5 artışla tahminleri geride bıraktı. Ülkede ihracat ekimde yıllık bazda yüzde 1,6 artışla beklentileri aşarken, ithalat aynı dönemde yüzde 12,5 geriledi.

Bu gelişmeler ışığında, haftalık bazda Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 1,46 ve Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,51, Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 2,53 ve Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 3,12 artış kaydetti.

20 Kasım ile başlayan haftada, Cuma günü Japonya’da TÜFE verileri takip edilecek. Perşembe günü ise Japonya’da tatil nedeniyle piyasalarda işlem gerçekleşmeyecek.

Yurt içinde gözler Merkez Bankasının faiz kararına çevrildi

Yurt içinde, geçen hafta dalgalı seyir izleyen BIST 100 endeksi, haftayı yüzde 1,06 artışla 7.853,36 puandan tamamlarken, gelecek hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında açıklayacağı faiz kararı yatırımcıların odağına yerleşti.

AA Finans’ın beklenti anketine katılan ekonomistler, TCMB’nin, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını (politika faizi) 250 baz puan artırarak yüzde 37,50’ye çıkartacağını tahmin ediyor.

Geçen hafta, Deutche Bank’ın Türk tahvillerinin 2024’te en iyi performans gösteren gelişmekte olan tahviller arasında yer alabileceğini duyurmasının ardından, BNP Paribas da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) son aylarda yaptığı para politikası düzenlemesinin ardından Türk tahvillerinin daha cazip hale geldiğini bildirdi.

Düşüş eğilimini sürdüren Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) geçen hafta 3 yılın ardından ilk kez 350 baz puanın altına inerek 347,1 seviyesini test etti. Böylece CDS hafta başından itibaren yaklaşık 31 baz puan gerilemiş oldu.

Dolar/TL, haftayı bir önceki kapanışın yüzde 0,4 üzerinde 28,6789’dan tamamladı.

Analistler, BIST 100 endeksinde teknik açıdan 7.900 ve 8.000 seviyelerinin direnç, 7.800 ve 7.700 puanın ise destek olarak öne çıkabileceğini ifade etti.

Gelecek hafta yurt içi veri gündeminde, pazartesi günü uluslararası yatırım pozisyonu, yurt dışı ÜFE, salı günü tarımsal girdi fiyat endeksi, çarşamba günü tüketici güven endeksi, perşembe günü TCMB’nin faiz kararı, haftalık para ve banka istatistikleri, cuma günü kapasite kullanım oranı, reel kesim güven endeksi takip edilecek.

Kaynak: AA / Ekonomi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir