Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan, TCMB’nin Kasım 2023 dönemine ilişkin yayımladığı Finansal İstikrar Raporu kapsamında yaptığı açıklamada, TCMB olarak, birinci hedefleri ve varlık nedenleri olan fiyat istikrarını sağlamakla toplumsal refaha en büyük katkıyı sunacaklarının bilincinde olduğunu belirtti.
Enflasyonla kararlı mücadeleyi haziran ayında başlattıkları güçlü parasal sıkılaştırma ile sürdürdüklerini aktaran Erkan, bu süreci makro finansal istikrarı gözeten politika adımlarıyla desteklerken, finansal piyasalara ilişkin düzenleme çerçevesini sadeleştirdiklerini bildirdi.
“Enflasyon ile mücadele daha elzem hale geldi”
Fiyat istikrarının finansal istikrarın kalıcılığı için gerekli olduğunu vurgulayan Erkan, şu değerlendirmelerde bulundu: ”Finansal istikrarın korunması ise fiyat istikrarının toplumsal faydaya en fazla katkı sağlayacak şekilde tesisi ve sürdürülebilir, kaliteli ve istikrarlı büyümenin gerçekleşmesi için önem arz etmektedir.
Küresel ve ulusal gelişmeler neticesinde, bu amaca erişmek için enflasyon ile mücadele her zamankinden daha elzem hale gelmiştir. Bu konuda tüm paydaşlarda aynı bilincin olması ve enflasyonla kararlılıkla mücadele edilmesi, toplumun tüm kesimlerinde ortak bir anlayışın ve beklentinin oluşmasına ciddi katkıda bulunmaktadır. TCMB’nin fiyat istikrarı ve finansal istikrar çabasındaki en önemli çıpanın söz konusu bu kamusal ve toplumsal mutabakat olduğunu gözlemliyoruz.”
Erkan, parasal sıkılaştırma ve makro ihtiyati çerçevede sadeleşme kapsamında attıkları adımların etkilerinin, piyasa mekanizmalarının işlevselliğinde artış ve varlık fiyatlarının sinyal niteliğinin güçlenmesi şeklinde gözlenmeye başladığını belirterek, bu süreç içerisinde, finansal sistemde Türk lirası mevduatın payı artarken kur korumalı ve döviz cinsi mevduat payının gerilemesinin finansal istikrarın yanında parasal aktarımı da güçlendirdiğini aktardı.
Yeterli likidite tamponu var
Erkan şunları söyledi: “Finansal sistemin en önemli aracısı olan bankaların makro politika kararlarına doğru tepki ve uyum gösterebilmeleri ve olabilecek dışsal şoklara karşı düzgün risk yönetimi sayesinde fon akışının kesintiye uğramadan devam etmesini sağlamaları, finansal sistemin sağlığı açısından son derece önemlidir.
Para politikasının etkinliğini ve başarısını belirleyen bir diğer önemli çevresel şart olan reel sektörün finansal görünümüne bakıldığında, reel sektör firmalarının wlikit bilanço yapıları, yüksek karlılık ve azalan borçluluk oranları, finansman maliyetlerindeki artış kaynaklı riskleri yönetebilecek kapasitede olduğunu göstermektedir.
Raporda detaylı şekilde ele alındığı üzere, sağlam bilanço yapısına sahip olan bankacılık sektörü, parasal sıkılaştırma sürecinde faiz riskini başarıyla yönetmektedir.” Hafize Gaye Erkan, sektörün aktif kalitesindeki güçlü görünümünü koruduğunu, pasif yönetimini de TCMB’nin dezenflasyon hedefiyle uyumlu olarak yaptığını vurgulayarak, sermaye yeterlilik oranlarının yasal sınırın üzerinde seyrettiğini ve bankaların yeterli düzeyin üzerinde likidite tamponu bulundurduğunu belirtti.
Bankalar, kur ve faiz riskini yönetebilecek güce sahip
TCMB’nin Kasım 2023 dönemine ilişkin Finansal İstikrar Raporu, bankanın internet sitesinde yayımlandı. Türkiye’nin hane halkı borçluluğunun emsal ülkelere göre oldukça düşük seviyede olduğu belirtilen raporda, kişi başı hane halkı borcunun ve gelire oranla borçluluk göstergelerinin gerilemeye devam ettiğinin altı çizildi.
Raporda yükselen faiz oranları ve makro ihtiyati politikalardaki sıkılaşma sonucu yavaşlayan bireysel kredi büyümelerinin hane halkı borçluluğunun düşük kalmasında etkili olduğu vurgulanarak, “Bankacılık sektörünün aktif kalitesindeki güçlü görünüm korunmuştur” bilgisi paylaşıldı.
Kar performansı üzerinde aktif kalitesi kaynaklı risklerin sınırlı kalmaya devam ettiği vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi: “Sermaye oranları, yasal sınırların üzerindeki seyrini korumaktadır. Bankacılık sektörünün güçlü sermaye pozisyonu, beklenmeyen kayıpları karşılayabilecek kapasitededir. Sermaye tamponlarının yanı sıra bankaların ayırdığı serbest karşılıklar, gerçekleşebilecek risklere karşı bankaların daha hazırlıklı olmalarını sağlamaktadır.”